Kimse bilmez be canım , bir yara ömrü nasıl kanatır .
Kısa bir öyküdür hayat,uğruna up uzun acılar çektiğimiz .
İyi ki bu düştesin ,her sabah ışıyan güneştesin .
Konuşsam sessizlik ,gitsem ayrılık.
Yanıldım ve yoruldum vuslatların izinde ,beyhude kederlerde izim kalacak,bu dünyadan gidilir gidilmesine de günlerin yakasında elim kalacak .
Yitirdiğin her şey de kazandığın bir şey vardır.Kazandığın her şeyde de biraz yitirdiğin .
Umuttan umudu kesmemek istiyorum . Çünkü hala hayatın düşlere borcu var .
Tırmandıkça yücelir dağlar sen mağlupsun ben ıssız .Sesinde çığlıklar boğulur ama bağıramazsın .
Bir gün herkesin şarkısı susar,yine yağmurlara gömülür sokaklar . Bir gün herkesin sevgisi susar, sararıp dökülür koca hayatlar .
İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte ,büyüdükçe kirlenmekte ,kirlendikçe ölmekte ,öldükçe bilmekte.
Eski bir aşk yeni bir ayrılıktır her zaman . Bunu kuşlar sorar yıldızlar anlatır .
Herkesin bir kimsesi vardır ,ben bilmez miyim bir de kimsesizliği.
Bak palandöken dağlarında karlar erimiş,teknelerle kol kola bir bahar sulara inmiş ,dağlar için sular için bana bir gül ver .
Sokakların gün batınca neden boşaldığını ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum .
Herkes arar pembesini ,oysa kendinden ötesi yoktur ;kimse sevmez yalnızlıkta gölgesini .
Herkes kırılamaz ,ip ince bir dal olmak gerekir kırılmak için ,ama dünya kütüklerin .
Yalnızlığımla seni büyüttükçe kalabalıklaşacağım ;sen kendi kalabalığında yalnızlaşacaksın .
Seni bana uzak kılan bu ıssız ve derin uçurumlar . Uçurumlar utansın .
Dünya sığmıyor insana ,yüzlerdeki yüreklerdeki maske ,paradaki kir , sudaki klor,hava da nem,yüksek borsa ,alçak basınç.Ve kanun hükmünde ihanetler ,sahtekar jestler,insan sığmıyor insana.
Ayrılık başımı döndürüyor ,konuşmayı özlettin ,intiharlar kuşandım ,bu aşkı sen kirlettin .
Acımamışlar hiç acımamışlar ne bulut bırakmışlar ne çocuk . Ne bahar bırakmışlar nede yolculuk ,zulmü yurdumda unutmuşlar.
Halkımı tanısan yurtsuz çıkarım .
Daha bizi soracak olursan ,burada herşey hiç bilmediğin gibi.
Siz siz olun ;tutkularınızı , düşlerinizi,yolculuklarınızı ve sevgilerinizi ertelemeyin . Çünkü çürürler ,çünkü dokunduğu her şeyi götürüyor zaman .
Deliye sormuşlar aşk nedir diye .Deli gülmüş deliye , beni niye delirdim diye .
Dilediğin kadar uzağa git hep aynı gökyüzünü paylaşacağız.
Boşuna çırpınma gökyüzü , yurdum kadar ağlayamazsın .
Gittiğin yer bir yağmur damlası kadar yakın ,gittiğin yer bir uçurum kadar uzak .
Yaslı kışa rehin düşse de günler ,kalbindeki tomurcuğu bahara büyüt,o tomurcuk düşlerinin yağmuruyla ıslansın .
Onurumu ayaklar altına alıp hayatı yaşamaktansa,hayatı ayaklarımın altına alır,onurumla yaşarım .
Kısa bir öyküdür hayat,uğruna up uzun acılar çektiğimiz .
İyi ki bu düştesin ,her sabah ışıyan güneştesin .
Konuşsam sessizlik ,gitsem ayrılık.
Yanıldım ve yoruldum vuslatların izinde ,beyhude kederlerde izim kalacak,bu dünyadan gidilir gidilmesine de günlerin yakasında elim kalacak .
Yitirdiğin her şey de kazandığın bir şey vardır.Kazandığın her şeyde de biraz yitirdiğin .
Umuttan umudu kesmemek istiyorum . Çünkü hala hayatın düşlere borcu var .
Tırmandıkça yücelir dağlar sen mağlupsun ben ıssız .Sesinde çığlıklar boğulur ama bağıramazsın .
Bir gün herkesin şarkısı susar,yine yağmurlara gömülür sokaklar . Bir gün herkesin sevgisi susar, sararıp dökülür koca hayatlar .
İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte ,büyüdükçe kirlenmekte ,kirlendikçe ölmekte ,öldükçe bilmekte.
Eski bir aşk yeni bir ayrılıktır her zaman . Bunu kuşlar sorar yıldızlar anlatır .
Herkesin bir kimsesi vardır ,ben bilmez miyim bir de kimsesizliği.
Bak palandöken dağlarında karlar erimiş,teknelerle kol kola bir bahar sulara inmiş ,dağlar için sular için bana bir gül ver .
Sokakların gün batınca neden boşaldığını ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum .
Herkes arar pembesini ,oysa kendinden ötesi yoktur ;kimse sevmez yalnızlıkta gölgesini .
Herkes kırılamaz ,ip ince bir dal olmak gerekir kırılmak için ,ama dünya kütüklerin .
Yalnızlığımla seni büyüttükçe kalabalıklaşacağım ;sen kendi kalabalığında yalnızlaşacaksın .
Seni bana uzak kılan bu ıssız ve derin uçurumlar . Uçurumlar utansın .
Dünya sığmıyor insana ,yüzlerdeki yüreklerdeki maske ,paradaki kir , sudaki klor,hava da nem,yüksek borsa ,alçak basınç.Ve kanun hükmünde ihanetler ,sahtekar jestler,insan sığmıyor insana.
Ayrılık başımı döndürüyor ,konuşmayı özlettin ,intiharlar kuşandım ,bu aşkı sen kirlettin .
Acımamışlar hiç acımamışlar ne bulut bırakmışlar ne çocuk . Ne bahar bırakmışlar nede yolculuk ,zulmü yurdumda unutmuşlar.
Halkımı tanısan yurtsuz çıkarım .
Daha bizi soracak olursan ,burada herşey hiç bilmediğin gibi.
Siz siz olun ;tutkularınızı , düşlerinizi,yolculuklarınızı ve sevgilerinizi ertelemeyin . Çünkü çürürler ,çünkü dokunduğu her şeyi götürüyor zaman .
Deliye sormuşlar aşk nedir diye .Deli gülmüş deliye , beni niye delirdim diye .
Dilediğin kadar uzağa git hep aynı gökyüzünü paylaşacağız.
Boşuna çırpınma gökyüzü , yurdum kadar ağlayamazsın .
Gittiğin yer bir yağmur damlası kadar yakın ,gittiğin yer bir uçurum kadar uzak .
Yaslı kışa rehin düşse de günler ,kalbindeki tomurcuğu bahara büyüt,o tomurcuk düşlerinin yağmuruyla ıslansın .
Onurumu ayaklar altına alıp hayatı yaşamaktansa,hayatı ayaklarımın altına alır,onurumla yaşarım .
Yılmaz odabaşı sözleri, yılmaz odabaşı lafları
Bu Sözleri Paylaş
0 Yorum